29 Nisan 2009 Çarşamba

arkası yarın !

Oysa ne guzel sifatlar vardir , belki de hic bilmedigim baska bir dilde , sana yazarken mektubun en basina ilistirebilecegim. . . ama kizma sakin , ben onu henuz kesfedemedim!

icimdeki seni nasil anlatsaydim sana bilemedim hic.an oldu , adini defalarca tekrarlayip ,en olmadik zamanda iki kelimeye sigdirmaya calistim hislerimi,once duymak istemedim sesimi , korktum, cekindim...sonra defalarca, bagirarak soylemek istedim,hic birini beceremedim...

kimbilir kimler cikacak karsina.baska baska kelimelerle suslenecek adinin her hanesi.kimler icin neler ifade edecek bi bakisin belki,ne anlamlar yuklenecek sozlerine,bendekilerden hic haberin olmayacak ki. .

satir satir islendin omrume.bir bakistasin kimi vakit, en sevdigin yemehi yerken istahimdasin,sevdigin sarkiyi dinlerken kulaklarimdasin,en iyi bildigin seyi soylerken dudaklarimdasin,yagmur yagsa iliklerimde..siirsin,ahenksin..renksin belki gordugum;ama dokunamadigim!

dostsun,saatlerce bikmadan konusulan konularda,en derin yarami sararken ellerini uzatirsin.
sirdassin,mahremimi acsam da gizli kalirsin derinlerde bi yerlerde,yutarsin!
asksin!inanc gibi ispatina gerek yok , ya varsin ya yok !

"askin hic bir sifata ve tamlamaya ihtiyaci yoktur.basli basina bi dunyadir ask.ya tam ortasindasindir, merkezinde;ya da disindasindir..hasretinde !"

hasretimsin!

bilirim uzagindasin bu cemberin.dokunamam sana sizlasa da ellerim.uzanirim sana yildiz toplamak icin gokyuzune,lakin ellerim bos donerim her gece yildiz avindan..kizarsin!
bilirim,yasagindasin ismimin bes harfinin.bu yuzden seslenmez,bu yuzden susarsin.

....

25 Nisan 2009 Cumartesi

Öyle birini bulun ki;


Size içten bir şekilde güzel olduğunuzu söyleyen;
Suratına kapadığınızda sizi geri arayan;
Sizin uykuya dalmanızı seyretmek için uyumayan;
Sizi alnınızdan öpen;
Size en zor anlarınızda bulutların üstüne çıkarmak isteyen;
Arkadaşlarının önünde elinizi tutan...

Öyle birini bekleyin ki;

Size durmadan size sahip olduğu için kendini şanslı saydığını veya ne kadar önemsediğini hatırlatan;
Arkadaşlarına dönüp 'aradığım o...' diyen...
Tenini besleyip gelistirmeye bakma,cünkü o sonunda topraga verilecek bir kurbandir.Sen gönlünü beslemeye bak! Yücelere gidecek,sereflenecek odur.
MEVLANA

19 Nisan 2009 Pazar

bitmesinnn !

garip bi boşluğu yaşamak da ne zormuş, ne hızlı...

yarın yoğun bi tempoya gözlerimi açtığımda , uykuyu özleyeceğim biliyorum ; ama olsun... gideceğim için şimdiden ruhum daralıyor ve hiç durmadan içime çekmek istiyorum her şeyi...

Kurtuluş savaşının başladığı toprakları arşınlarken , 'acaba atalarımın ayak izlerine mi bastım ' diye kendimi yakaladığım vakitler bi kez daha onur duyuyorum burda olmaktan...

sonra arkadaşlarım...
hani sıkıldığımda 'yaaa yürüyün gidiyoruz ' deyip attığımızda kendimizi sokağa,saat kaç olursa olsun,yaşadığım o anlar geçmesin mümkünse şu son bi-iki ay...

'oluuum , cok özledimm ' diye sarıldığımda ya da bizimkilerden ( buraya dikkat..herkesin hayatında bizimkiler dediği birileri mutlaka vardır ve bu 'bizimkiler' has arkadaştır..candır,ciğerdir) birine 'çok seviyom seni ' dediğimde kalalım öylece... yüzyıllar geçsin ve içimizdeki sevgi hiç azalmasın birbirimize...

staj dönüşlerinde 'la ne yemek yapcaz şimdi ' diye hayıflana hayıflana eve gideyim hep ama 'evim' olsun yine...

yüzme derslerinde tüm gün çalışıp hocanın istediği gibi kulaç atamayıp , hocanın sabır taşını kırıp da bağırınca hoca , gayet de güzel kulaçlar atayım he olmaz mı ?

odam darmadağınık olsun yine hep... ama aradığım herşey elimin altında ! makinem ne zaman lazım olsa pili bitmiş olsun ve benim aslında geceden aklıma gelmiştir nasılsa , ben üşenmişimdir diye sövsün bana ben ! sövsün napiim yau ! =)

kocaman ayıcığımın- ki adı şişgo onun - kucağına oturup ders çalışayım yine...

bigbabıl kokum sarsın tüm koridoru da Es bağırsın arkamdan , çekil git yoksa çiğneyesim geliyo seniii diye...

ama olsunlar evde...

sesleri yankılansın...

kalk hadi davşanım kahvaltı hazır diye seslensin kapımdan biri ... ama o da evde olsun !

hepsi olsun..herşey olsun.. Afyon bile olsun , o kadar !

bitmesin ! =(

14 Nisan 2009 Salı

...yorum sizin...

http://www.imza.ulusalbakis.com

** ATATÜRK YARGILANIYOR!.. ***

Yargılanan Türkiye Cumhuriyeti, devrimlerimiz…
- Yargılanan bağımsızlığımız, özgürlüğümüz…
- Lozan yargılanıyor, emperyalizme karşı kazandığımız savaş yargılanıyor…
- Halkımız, ulusumuz yargılanıyor sömürgeciler tarafından…
- Kimliğimiz, değerlerimiz ve varlığımız yargılanıyor…
- Kurtuluşumuz ve onun önderi Mustafa Kemal Atatürk yargılanıyor sömürgeciler ve onların maşaları tarafından…
En büyük suçlu Atatürk; çürümüş, emperyalizmin arka bahçesi ve oyuncağı olmuş, fiilen işgal edilmiş Osmanlı’dan, bağımsız bir ulus ve Cumhuriyet yaratmış, Avrupalı müstevlilere karşı.


Ezilen ve sömürülen dünyada bağımsızlığın simgesi olmuş bir Türkiye; hem de dünyanın en sorunlu bölgesinde. Hindistan’ın İngiltere’ye başkaldırmasında, Afrika ülkelerinin Avrupa’ya karşı savaşında; dün Castro’nun, bugün Chavez’in Amerika’ya meydan okuyan duruşunda örnek olmuş Mustafa Kemal Atatürk.


Sömürgeciler onu hiç sevmediler ve sevmiyorlar. Bundan dolayı Atatürk’ü yargılıyorlar, yermek istiyorlar. Yeniden o kaosa, Sevr’i kabul ettirdikleri Osmanlı’ya dönmek istiyorlar.


- Çağdaş değerler, çağdaş hukuk düzeni ve toplumsal haklar yerine siyasal İslamın egemen olduğu bir cemaat düzensizliği istiyorlar bu coğrafyada.


- Cemaatin başına bir kukla yerleştirip, onu yönetmek niyetindeler…
Obama’nın hafızası…
- Obama Afrikalı dedelerini hatırlıyor mu?
- Amerika’nın pamuk tarlalarına taşınamayan Afrikalıların bugün sömürgeciler tarafından ne hale getirildiklerini, “Sudan’a yeni askeri operasyonlar planlarken” hiç mi hatırlamıyor?
- Amerika’nın Irak, Lübnan ve Afganistan’ı kan gölüne çevirdiğini göremiyor mu?
Görememiş ki Türkiye’ye ve Irak’a gelişinde, “izlenen politikanın devamını” istiyor.


Afganistan’da kendisi için “savaşacak Türk askeri” istiyor.

Amerika yenilmiş, “gel benim yerime sen savaş” diyor, kendi emperyalizmine alet ediyor…
Amerika için Kore’ye, Somali’ye, Yugoslavya’ya, Afganistan’a, Lübnan’a asker gönderdik.

Dün Kurtuluş Savaşı’nda Batı’nın bize yaptıklarını bugün sömürgeciler tekrarlarken, neden onlara yardım ediyoruz? Bindiğimiz dalı neden kesiyoruz?
Dün İngilizin Çanakkale’ye getirdiği Afrikalı ve Asyalıların durumuna düşmedik mi? Türk halkı bizim, “Amerikalıların Gurka’ları olmamızı istemiyor”. İngilizlerin getirdiği Gurka’ları 1915’te Çanakkale’de gördük, 1974’te Kıbrıs’ta gördük. Şimdi bizi “Gurkalaştırmak” istiyorlar.


Obama’nın Anıtkabir’i ziyareti ve yazdığı sözcükler yalnızca, Batı’nın Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü yargılamakta oluşunu gizlemekten başka hiçbir anlam taşımaz. Bugün yaşamakta olduğumuz inanılmaz olayların arkasında kimlerin olduğu artık apaçık biliniyor.

Televizyonları açın, gazetelere bakın, görürsünüz…
- Afganistan’da, Lübnan’da, Irak’ta, Gürcistan’da yeni Gurka’lara ihtiyaçları var. Soros söylemedi mi?Emperyalistlere göre “Türkiye’nin en iyi ihraç ürünü bizim insanımız, askerimizmiş”!..
- Soros bir simge, Batı penceresinden Türkiye’nin görünümü; Türkiye’nin ayakta kalması ve onlar tarafından yıkılmaması için insanını, askerini emperyalizmin çıkarları için kullandırması gerekiyormuş. En iyi Türk yöneticimiz onların Cola şirketinin başına getirilecek; en iyi doktorlarımız onların sağlık kurumlarında görev alacak; en iyi askerlerimiz onların Asya’daki, Afrika’daki ve Ortadoğu’daki çıkarlarını koruyacak.


- Batı Türkiye’yi ancak bu koşulla kabullenir, bu koşulla yanında tutar, diyorlar.


Obama geldi, bir öpücük kondurdu. Bush gibi “sırtımıza vurmadı”.


Ermenistan’da, Kürdistan’da, Afganistan’da sizden hizmet bekliyoruz dedi. Mustafa Kemal bütün bu taleplere hayır dediği için sevilmedi, sevilmiyor.


Emperyalizm Mustafa Kemal’i, Cumhuriyet’i, bağımsızlığımızı, kurtuluşumuzu yargılıyor. Türkiye’de toplumsal hakların geliştirildiği gerçek ve katılımcı bir demokrasi istenmiyor. Sevr’i ve Osmanlı’yı işbirlikçileriyle birlikte, geri getirmek istiyorlar.


Reagan, baba Bush, Clinton, oğul Bush ve Obama Türkiye’ye bu gözle bakıyorlar. Amerika’daki ve Türkiye’deki danışmanları iyi hizmet vermişler.


Ama, güneş balçıkla sıvanmaz ki; siyah Obama bile karartamaz, ortada apaçık duran gerçekleri…
Erol MANİSALI

10 Nisan 2009 Cuma

sınav olmaca

yangın yeriydi ciğerim...

sabah 9 da başlayacak sınavıma 8:33 te gittim ben . bütün gün aynı konuları çalıştım tek tek , anlattım bildiğimi arkadaşlarıma... yanlış bildiklerimi düzelttim..tek tek masaj yaptım , uygulayıp öğrenmek için...

elde var sıfır...

hocanın karşısına geçip , 'merhaba' bile duymadan , sorulara geçip , 6 maddeden 5 ini tek solukta sayıp , sonuncusunu hatırlayamadığımda karşılaştığım tepkiden midir... ortamın buzz oluşundan mı ? derslerde bi kere bile uygulama yapmayıp , bizden yaşça büyük ablaların yaptığı masajı izleyip , bildiklerimi hayal gücümle yoğurup da anlamaya çalıştığımdan mıdır nedir... defalarca anlattığım 'tensor fasia lata' masajını yapmaya başladığımda ' yaptığın herşey not olarak geri dönecek deyip ' tehditlerle sıkıştığımdan mıdır nedir...

aldım eksi puan oturdum ! budur !

yoruldum !

eşşek gibi çalıştım stajlarda... annemmiş , kız kardeşimmiş gibi ilgilendim bayan hastalarımla , babammış , kardeşimmiş gibi ilgilendim erkek hastalarımla... hepsi çok sevdi beni , hepsi takdir etti , bi gün gelmediğimde beni aradı sordu bi çoğu...başka ünitede olsam da 'Pınar gelsin ' diye çağırıldım kimi zaman...

hani karşılığı ?

oturup duranlarla,hastalara kötü davrananlarla,hala t.e.n.s. makinesini , ultrasound'u ayrlamayı bilmeyenlerle ... , aynı kefede nasıl olur da ölçülürüm ?

nasıl bi bütünün parçasıyız biz ? neden koyun gibi yetiştiriliyoruz ? soru sorduğumda arkanı dönüp giden sendin hocam ! benden neyi istersin şimdi ?

ben bi gün anneni , kızını , bi yakınını iyileştirmeye çabalar mıyım sence ?

evet kesinlikle...

o zaman bana öğret ne olur ! ezberletme !

kaç alırım sizce ? bence 90 lık kağıdıma 70 verip beni kıl payı geçiren bi hoca , bundan 30 bile vermez !

en ot öğrencisi benim çünkü...

yazı burda bitttt !

7 Nisan 2009 Salı

ne olurdu sevseydin beni ?

ne olurdu sevseydin beni ?

istediğin tüm dünyamsa eğer , 'al burdayım' dedim sana ! yetmedi mi ?

kimse kimsenin derdini tasasını silip süpürmek için girmiyor hayatına , oysa sevinmeliydin ' bak burdayım , hadi anlat bana , sonra birlikte yaşayalım acın varsa ' diye ellerine uzandığımda... hoşgeldin olmalıydı bunun cevabı ;'anlatamam Pınar anlatamam' değil...

ne olurdu sevseydin beni ?

yüreğimin naralar attığı dönemlerde alttan alsaydın azıcık ne olurdu ? ne olurdu her telefon kapatışlarımda sana defalarca kez söylediğim şeyi bi kez olsun ben söylemeden söyleseydin ?

of...

Önemli!

Bu blog tamamen islami usüllere göre yapılmıştır.
Yapımda ve yönetimde hiç bir domuzun emeği geçmemiştir. .