10 Eylül 2015 Perşembe

Başlıklar da ayrıştırır . .

Merhaba,

Bazı aylardan nefret ederim ben. Sevemem. Ayrıştırır çünkü. Sonbahardır o ayın gelişi açık açık. Yazdır. Kıştır. Ayrıdır işte, farkı vardır. Ayıran aydır. Nefret edilesi ay.

Bazı ayları çok severim ben. Tam da bıkmışken o kor sıcak günlerden ilaç gibi gelir Eylül çünkü. Romantiktir. Buzz kesmişken iliklerim, ılık ılık gelir bahar. Birleştirir çünkü kara kışı yeşille, renkle. Birleştiren ayları çok severim ben. 'Bir'dir çünkü bir diğeriyle.

Ürgüp de öyledir.

Karışıktır. Birleşiktir. Birdir!

Alman komşunun meme kanseri olduğunu bilirsin ve bahçede kaynattığın pekmezden ona da ayırırsın.

Ermeni aile dostunuza yollar annen seni, yoğurt yapmak için bir kase maya yoğurt al gel diye.

Kapıda kaldığında alevi mi sunni mi bilmediğin, umurunda da olmayan yan komşunun evine davetsiz girersin annen baban gelene kadar.

Akrabanın eşi Amerikalıdır misal. İngilizcenden utanırsın. :))

Kürt ne demektir, Gürcü ne demektir, Çerkez ne demektir, Laz ne demektir ... bilmezsin. En sevdiğin insanlardan biridir çünkü. Ötesinin ne önemi vardır ki?

Ayrıştıran insanı sevmem ben. Ayrıştıran hiç bir şeyi sevmem. Benimle sohbet ederken, vurgulamanı gerektirecek hiç bir şey yok arkadaşım. Söze 'biz Kürtler' diye başlamanı gerektirecek bir şey de yok bence. Sensin işte. Aynı gökyüzü altında nefes alıp verdiğim sen. Sen!

Çünkü biz Ürgüp'te ayrıştırmamayı öğrendik. Ne vakit bir adım dışarı attım, önce Kürtleri (!) tanıdım. Baktım, üniversite kantininde hiç kimsenin oturmaya cesaret edemediği masaları gördüm. Asenalarla, reislerle tanıştım. Bölücülük gördüm. Ayrımcılık gördüm. Adam sendecilik gördüm. Ben çalışmayayım kim çalışırsa çalışsıncılık gördüm. Arkadaş satanları, seni öne sürüp, gazlayıp kendi kaybolanları gördüm. Sonra alevilik denen bir şeyi öğrendim. Babama sordum biz neyiz diye.

Ne hakkınız vardı Ürgüp'ün bize öğrettiği herşeyi yıkmaya?

Ne hakkınız vardı bize ayrımcılığı öğretmeye? Neden ayırdınız kendinizi sanki?

Ne fark ederdi ki Kürt olman Türk olmam? Aynı okulda, aynı mahallede, aynı sofrada, aynı sokaktaydık seninle. Ne eksiğin vardı senin, ne benim fazlam!

Ne farkı vardı yüzünün gözünün?

Biz Ürgüp'te gül gibi geçinirken, sen neden yıktın çocukluğumun masum, çiçekli bahçesini?

Bana olanca acı vererek, o küçücük yüreğime acımadan nasıl kazıdınız bu saf milliyetçiliği?

Nasıl kıydınız Ürgüp'ün o temiz gençlerine? Nasıl başardınız ayıran mevsimlerden olmayı?

Biz o aylardan nefret ederiz.

Hadi be Eylül, çabuk geç sen de.

Çok üşüdü yüreğim.

Birleştiren mevsimler gelsin. G e l s i n . . .

Hamiş: bu da yazımın şarkısı. Sonuna dek sabredip okuyana minnetle. . .

P

https://www.youtube.com/watch?v=5vfgfHdsBww&list=PL4_SsHNp9R6fbbemrSDRsipAFn_kE_6AF&index=23

Önemli!

Bu blog tamamen islami usüllere göre yapılmıştır.
Yapımda ve yönetimde hiç bir domuzun emeği geçmemiştir. .