22 Nisan 2010 Perşembe

daha agir olmaliydi bu yazi! daha acitici!


onlarca kez yazilip silinen bir yaziydi bu eni sonu.

ayri ayri isimlere ithafen ustelik. okudukca icinde kendini bulacaksin belki kimbilir. belki oha diyeceksin, ne diyo bu kiz! hic biri umrumda degil yapilan yorumlarin. sen de umrumda olmadin hic, duydun mu? olmamaliydin cunku, agir geliyor artik!

ne icin savasiyorum ben?

neden her sabah uyandigimda uzerime demirden zirhlar gecirmek zorundayim?

agir geliyor artik, anlamiyorsun. . . onlarca agirligin altinda eziliyorum, dokunma. dokunma, kaniyorum her defasinda. kendime sorup, kendimde ariyorum cevaplari. hic kimsenin bilmedigi mahremlerde kaybettin beni. dost demek zor anlamadin, anlamazsin.

sevgilin rolunde atlamazsam sahneye eger, basrole baska isimler yazarsin. hic savunmasiz uzanirim sana dogru, "ego" budur ya, orali olmazsin.

tutma ellerimi.

oksuz kalmisligin sogugu dokunmaz bana, dostsuz kalmisligim hic olmadi sukurler olsun.

sen olmadan da yasiyordum ben bu hayatta. sen olmadan da, onlarca arkadasim vardi, okul bahcelerinde yalniz oturmak istemisligim, ama hic becerememisliklerim...

kisiligi olmayan yuzlercesi ezip gecti bahcemi. yine toparlanir, yine cayir cimene doner sarilarim...

oysa silkelenmelisin. kendine gelmelisin! beni bilmeden, benden "yurek" istememelisin.

incinirim...

heh, kimin umrunda ki sanki!

acikca yazmaya kalktim, onlarca cumle birikti. susmaya calistim, icimden tasip geldi:

art niyetlilerden, benimle "sevgili" olmak icin konusanlardan, "sensiz yasayamam, seni nice sevdigimi bilemezsin" deyip de o buyuk sevgisini kiz arkadasiyla el ele karsimdan gecerek gosterenlerden-ki buna artik sanal ortamda foto yuklemek de eklendi- beni umursamiyor gibi gorunup canimi yakmak isteyenlerden ve hepinizden tiksiniyorum!

arkadasligi kutsadim bu gece. bi skimden anlamayan, oturup muhabbet etmeyecegim adamlara gulumsedik diye beni ters koseye getirmek isteyen hepinizi de lanetledim.

sabah uyandiginizda mutsuzluk saracak yureginizin ceperlerini. attiginiz her adimda adimi duyumsayacak ve kendinizden tiksineceksiniz...

tipki benim sizden tiksindigim gibi...

yol olur...

Pinar!

4 Nisan 2010 Pazar

yokluk hali


duygularımı kaybettiğimin farkındayım uzun zamandır. ellerimi boşluğa her uzattığımda içimde kanayan bi yara yok. sen yoksun!

insanlardan nefret etmeyi öğrendiğimde çok da küçük sayılmazdım oysa. önce yürümeyi öğrendim, sonra nefret etmeyi! ayakta kalabilmekse yaptığım en olgun davranıştı, sen bilmezsin...

bahsi geçen 'sen'ler hayatımın hangi dönemine ait bilmiyorum, bilmek de istemiyorum belki de. bu da öyle bir yazı olsun...

yazmayalı uzun süre olmuş.. parmaklarım birbirine dolandı ve bu yazı SATURNUS All Alone dinlenirken yazıldı.

yok şimdi.

bulantım yok misal. sanırım çok sevgili bakterilerim benden vazgeçmek üzere... ne üzücüü! yalnızlığımı anlatabileceğim biri de yok. yalnızlık da yok. garip değil mi? ama bunu bana sorabilecek bri de yok.

yazılarımı her sabah okuduğum 'can dostlar' da yok son zamanlarda. bambaşka yürekler, bambaşka nefesler var etrafımda. büyük ve bi o kadar küçük...

küçüklüğümde biriktirdiğim 'şıp sevdi' sakızlarının o çok sevdiğim karikatürleri de yok artık ceplerimde. annem hala onlarla uğraşsa çıldırırdı sanırım.

eskiye ait yeni şeyler var. bi kaç fotoğraf karesi belki, kendimi bulmakta zorlandığım... o kadar!

var olan herşeyi birbir tükettiğimdendir belki bu yokluk hali.

sen bana bakma, her kimsen! canımı sıkan herşeye karşı göğüs gerip yoksayabilmeyi becerdim ben, bi bu aptal yazılardaki 'sen' karakterini yoksayamadım!

olmasan daha güzel belki...

yazılarımın 'sen' kısmına her kimi yerleştirmeye çalışsam üzerine bol geldi.

sanırım olmayışının sağlam hayranlarından biriyim ben! olsan çok da umrumda değil.. nasılsa yokedebilirim ben seni.

son sözüm de bu olsun o vakit:

'ben nasıl yok olurum anlayamıyorum: dünya yokolabilir belki.

pinartje

Önemli!

Bu blog tamamen islami usüllere göre yapılmıştır.
Yapımda ve yönetimde hiç bir domuzun emeği geçmemiştir. .