19 Eylül 2014 Cuma

Dikkat! Bu yazı N E F R E T içerir!

Ah bu ben. . Ah bu benlik. Ne de çok üzdünüz, ne de çok sahiplendiniz benliğimi, benden fazla.

Oysa uyarmıştı babam. Uyarmıştı annem ve eklemişti, 'incinirsin'.

Ne de çok incittiniz, incitebildiniz beni? Ve ben buna nasıl izin verdim?

Uzun zamandır kafamda dolanan bu soru işaretleri ve 'kardeşim' diyenlerin 'kardeşliğini' gördükçe içimde dolanan şu çirkin kokulu duygu.

En mutlu günümde, etrafımı dolduracağından emin olduğum siz.
En mutsuz günümde ellerimi tutacağını düşündüğüm siz. Nerdeydiniz?

Ne de çabuk unuttunuz varlığımı yahu. Altı üstü biraz uzaklarda kalmıştım oysa ki. Kazancınız bitince mi, 'maymun' gözünü açınca mı bozuldu oyununuz?

'Aç kapıyı!Ben geldim' diyen hakiki 'dost' insanlar var çevremde görmüyor musunuz hala? Göremiyor musunuz? Neyin kıskançlığıydı peki tüm bunlar. Neyin hesabını sormaktı. Yok öyle işte. YOK!

Gözlerimdeki ışığı göremeyişinizin sebebi de tam bu işte. Çünkü paylaşamıyorum artık acılarınızı. O derinden hissettiğim acılarınız yok artık dünyamda. Yok ki. Şimdilerde sizin yaşadıklarınız belki de anlattıktan sonra unuttuğum acılardır. Bir roman kahramanına daha çok üzülüyorum sanırım şu sıralar. Ya da haberlerde duyduğum bir cinayete. Bir kayboluşa. Bir tokata. Öyle!

Her gittiğim şehir, gizemli dostlar kazandırdı bana işte. Onca yolu tepip gelen dostlarım oldu mutlu zamanlarımda. Onca yolu, mutlu mesut dönen dostluklardı bunlar. 'işim var' dostluğunuzdan öteydi!

Sizinle içtiğim bir bardak suyun mutluluğunu bile değişmezdim ben, en ihtiyacım olduğu anda başka insanlarla başka yerlerde beni yalnız bırakıp içtiğiniz çayın tadına.

Ve belki unuttuğum bambaşka şeyler.

Ben yokum artık anlamıyorsunuz. O, B E N  yok artık. Daha kırılgan belki, daha çocuk; ama yok. Gitti. Gittim.

Varlığınız, çok da bir şey ifade etmiyor artık hem. Şimdi daha da iyi anlıyorum sizi. Yüzüme baktığınızda her ne gördünüzse şimdiye dek, hiç biri aynı değil.

Kapımda pijaması ve küçük bebeğiyle beliren dostumun sesiyle huzur buluyorum. Bir gün yazmasam, 'lan nerdesin hemen ses ver' diyen dostlarımın kilometrelerce uzakta olmasına rağmen her an yanıbaşımda olmalarıyla güven duyuyorum.

Kaybolmayacağım kadar arkadaş biriktirmişim meğer. Her adımda elimi tutacak.

Sahtelikleri sıyırdım attım ömrümden.

Beni bu kadar basite indirgediğiniz için asla affetmeyeceğim sizi!

Ah bu siz. . Ah bu ben. . Nasıl da geç uyandım. .

5 Nisan 2014 Cumartesi

Yeni evleneceklere abla nasihatleri 1



Ah şu fotoğraf olayları:

Yıllar öncesinden yüreğime şıp diye yapışan bir fotoğraf sevdasıydı benimkisi. Önümde aşmam gereken o kadar çok engel vardı ki, hiç 'baak bunu ben çektim' diyebileceğim bir fotoğraf çekemedim tabii ama; bu sevda bana bi yerde yaradı ki sormayın :)) 

Nişanımızda dilimiz o kadar yandı ki fotoğrafçımızdan yana, düğün için henüz gelinliğim ve bir düğün tarihim bile yokken yıllarca önceden takipçisi olduğum sevgili Celal CANİK'le düğün fotoğraflarımız için anlaştık :))

Aylarca öncesinden içimde kıpraşan heyecanlı kelebekler gün yaklaştıkça daha hızlı kanat çırpmaya başladılar. Ve 1 hafta öncesinden midemde o kadar büyük bir yer edindiler ki ben yemek yiyemedim su içemedim. Açlıktan ölüyordum ve tabii mide bulantılarıyla savaşıyordum. Kuaförden saat 10a randevu aldım ve saat 1de hazırdım işte. :))

Klasik arabamız Ürgüp'ün yokuşunda bizi korkutsa da, o kızgın güneşin altında işte başladık çekimlere :)) :


Hiç poz vermeyi bilmeyen iki kişi ve işini canı gönülden yapan iki kişi sıcağa ve Kapadokya'nın o kızgın otlarına, dikenlerine karşın verdiğimiz savaşın sonucunda bu kadar güzel fotoğraflar çıkacağını hiç tahmin etmiyorduk açıkcası.

Arabamızı yolladıktan sonra başladık Kapadokya yollarında bulduğumuz her yerde poz vermeye :)) 





Gün erkenden bitti gibi hissettim sonradan. Ama gel gelelim midemdeki his de beni inanılmaz zorladı. :( En güzel zamanlarımın kabusu mide rahatsızlığım için inanılmaz üzgün ve tabii evden çıkarken annemden gelen 'sakın gelinliğini kirletme' uyarısı da içimi kemiren başka bir sebepti :)) 



Günün sonuna doğru enerjimiz düştü fakat Seyfullah ve Celal tüm güçleriyle bizim için çalıştı :))



Günün sonunda hem harika fotoğraflarımız hem de çok güzel dostluklarımız oldu. 

 

Vee tabii bizi yalnız bırakmayan dostlarımız Hasan'ın ve Hatice'nin katkısı da elbette çok büyüktü :))


Gün sonunda gelinliğim renk değiştirmişti evet. Fakat annemin fotoğrafları gördükten sonraki cümlesi de herşeyin ne kadar güzel olduğunu ispatladı gitti: ayy gelinliğin çok kirlendi diye üzülmüştüm ama, değmiş!

Evet. .
En zoru atlattık. Kaldı iki gün sonraki düğün stresi. Mide dolusu kelebeğim ve nefes almamda epey güçlük çektiğim gelinliğimle döndüğüm baba ocağımda, tüm sevdiklerim 'ne kadar güzel' olduğumu yineleyip durdu ve beni bağırlarına bastılar. :))

Unuttum bu da Esalet :)) Uslu durduğu için günün en birincisi o oldu: 

Önce biraz korktum :)) evet!


Sonra biraz alıştık birbirimize :)) 


Eteğimi kirletme diye kızıyordum ki ona,


O da beni uyardı :D :D 



Kazasız belasız, harika bir gündü. .
Hepsi için herşey için herkes için binlerce şükürler olsun. . :))

Karar veremeyenler için bol şans. .
Umarım yol olur deneyimlerimiz. .
Sevgiyle <3 br="" nbsp="">Celal Canik Photography
Fotoğraf Evim


Merhaba. .

Nicedir şöyle ağız dolusu sö..yleyemedim içimde var olan cümleleri. Bu yüzden biraz hırslı, biraz sinirli ve oldukça kaygılıyım!
Komik şeyler oluyor şu sıralar. Anlatsam inanmazsın blogcan. Neyse çok sayesete girmeyeceğim, hanimiş benim duygusal ilhamım. .

Biraz süreğen bi yaşantı sarmaladı etrafımızı. İşe git eve gel derken bir renk katalım dedik ve koltuğumuza üçüncü karpuzu da yerleştirdik. Şimdilik sıkıntı yok, sınavlar yaklaşınca bak sen bizdeki korkuya, heyecana :))

Nefretim taşıyor biraz gözlerimden farkındayım. Bazı şeylerden tiksindirdi insancıklar beni; yine de gülüyor, güldürüyorum. Sen de gül.

Büyüdükçe nelere de şahit oluyoruz böyle. Ne kadar saf kalıyorum bazen ne  kadar alık, anlatamam. Sonra kötü kötü şeyler geliyor aklıma, çekiyorum kulaklarımı. Ama bakıyorum aklıma gelenin başıma gelmesini geçtim aklıma gelmeyen kötülükler çıkıveriyor karşıma. .

Midem bulanıyor blogcan. Kustukça değişik suratlar, kustukça ağır laflar çıkıyor içerimden bi yerden. .

Ne güzeldik öğrenciyken. Tek derdimiz fotokopiye verdiğimiz onca paraydı. O notlarda yazmayan şeyler çıktı karşımıza işe başladığımızda.

Ne hayallerimiz vardı değil mi seninle? Yazdıkça dökülürdü cümleler de, ertesi gün okuduğumda ben bile inanmazdım onları benim yazdığıma.

Farklı şehirlerde yumdum gözlerimi son 10 yılda. Her sabah yeniden doğdu güneş benim için. Kimler çıktı karşımıza ne güzel dostluklar ne sahte yüzler. Çok özlediğim dostlarım. Dost sandıklarım. Yalanlarının doğrusunu adım gibi bildiğim dostlar işte. :))

Şimdi iki kişilik yaşıyoruz çoğumuz hayatımızı. Bir 'evet'le değiştirdik yolumuzu. Hiç irtibatı kesmeyeceğiz diye sözler verirken, yitip gidenlerin yokluğunu bile umursamaz olduk. O zamanlar 'büyük eksiklik olur hayatımda' hissi, diğer yarını bulduktan sonra 'adam sen de'ye döndü cümleler. Güzel de oldu.

Varlığıyla hayatıma renk katan dostlarım yanıbaşımda şimdi. Elimi uzattığımda hep yanımda.
Daha ne ister ki yürek?
Kim bilir kimlerin hayallerini yaşıyorum şimdilerde. Sahip olmak için sahip olduklarıma, kim bilir kimler neleri feda ederdi.
Çok şükür. . .
Binlerce şükür Tanrı'ya!
Öpücük

Önemli!

Bu blog tamamen islami usüllere göre yapılmıştır.
Yapımda ve yönetimde hiç bir domuzun emeği geçmemiştir. .