21 Haziran 2011 Salı

denklem delisi. .

darmadağınık hayatımın, darmadağınık odasından merhaba.

ne toplayacak dermanım var işin aslı her ikisini de, ne de içimde buna beni iten bir istek. herşey olduğu yerde kalsın istiyorum. herşey ama!

zaman donsun. şu an masamın üzerinde hiç işime yaramayacak şeyler var, kalsınlar. işime yaramasınlar ve de asla. yatağımın üzeri baştan savma örtülü kalsın hep böyle, içinden çıktığım belli olsun hep. sıcak kalmasın, yalnızlığımla ısınsın. sorular sormaya hazır kitaplarım günlerdir kapağı açılsın diye bekliyor, onlar da beklesin. ben istemiyorum.

acıkan karnım. . aramamı bekleyen dostlar. . temizlenmek üzere sepete atılmış kirliler. . iki gündür gözümden çıkarmadığım ve çıkmak için bas bas bağıran lensler. . bitmiş parfüm şişesi. . içinde kalemden başka herşey olan kalemlik. . hiç bakmadığım takvimim. .

hepsi, herşey kalsın böyle işte. yarım bıraktığım kitaplarım- filmlerim... yüreğimdeki sancı. . aklımdan çıkmayan eski sevgili. . hepsi kalsın öyle ne olur.

dolabımın kapağını kapadığımda düzelmeye başlasın sonra hayat. yerden aldığım fişle pencerem açılsın. . gün ışığıyla birlikte kalemler kalemliğe girsin. attıysam eğer o boş şişeyi, yatağım düzeliversin, hiç yatılmamış gibi. dostlarım aradığında, makineden yıkanmış çamaşırları çıkarıyor olayım.

artık duvarlara ne bir resim asacağım, ne sevdiğim grubun imzalı posterini, ne de bir fotoğraf.

kendiliğinden renge boyansın gönlümün duvarları sevdiğimin teni değince tenime. ellerinden tuttuğumda dünya benim zannettiğim zamanlarda tadına varayım düzenin.

sonra bir şarkı çıksın yüreğimden. .

'seni ben sevdim. .
seni hep bildim. .

gel beni kurtar, düştüğümü görmeden
gel beni kurtar boğulduğumu bilmeden. . '

4 Haziran 2011 Cumartesi


Sıkışıp kaldım bir kibrit kutusu büyüklüğünde hayatımın içine anne. Kimseciklerin dokunmasına izin vermediğim yüreğimi tutup elleriyle bir yabancı, sağa sola sallıyor. Dengesi bozuluyor kan akışımın, kan kalbime birikiyor anne. Tersine işliyor zaman, geriye gidiyor ve hep aynı yere çıkıyor.

b o ş l u k.

Geçtim gülümsemekten, ben ağlamayı bile unuttum anne. Şöyle içimden geldiği gibi, ele-güne karşı, bağıra bağıra, ne varsa içimde, tükensin diye işte... ağlayamıyorum bile. Yakışmaz çünkü bana, ağlamak yakışmaz.

Burda yaşam renkli aslında anne, meraklanacak bişey yok hayatımda. Korkma. Kurtlar var benimle çalışan. Upuzun kuyruklu tilkiler var. Kaşarlanmış ruhsuzlar var. Hepsi rengarenk ve hepsinin benden beklentisi aynı: olduğum gibi kabullen beni. Ama beni olduğum gibi kabullenmeyi reddedecek kadar da aşağılıklar. Çünkü ben, hep birilerinin istediği gibi olmalıyım.

Sana söz verdiğim gibi herşey anne. Ben dizinde saçlarını okşadığın günki gibiyim aynı. Ne vakit ki yüreğim yumruğum kadar oldu, sadece canım yandı birazcık o kadar. Pabuçlarımın büyümesi, mesafelerin artması, sorunların büyümesi, senden uzaklarda olmam hiç bişey değiştirmedi anne. Çünkü ben senin birlikte büyüdüğün minik kızınım yine. Ellerimden tut. saçlarımı okşa ve bana beni sevdiğini söyle hep ne olur. çünkü, senden başkası o kadar içten söylemedi hiç. Çünkü ben hiç hakedemedim bunu!



I
Yalniz kaldınız sanırsınız,
Biliyorum.
Yalnız bırakılmışsınız,
Biliyorum.
Ötesi yok.

II
Ötesi var:
Yalnızlık
Müziğin bile seni dinlemesidir.
Yalnızlık
İnsanın kendine mektup yazması
Ve dönüp-dönüp onu okuması
Yalnızlığın da ötesidir.



Özdemir Asaf

Önemli!

Bu blog tamamen islami usüllere göre yapılmıştır.
Yapımda ve yönetimde hiç bir domuzun emeği geçmemiştir. .